Dönüşler benim sevmediğim kısmıdır gidişlerin,çünkü içinde "yeni" yi ve "eski"yi aynı anda barındırır.Giden insan kendisi için "yeni" yi arayan insandır,bulur da onu.Sonra yaşamaya başlar yaşadıkça sıradanlaşır o "yeni" giden insanın gözünde,sonra giden insan aslında orda olan insana dönüşüverir.Tam sıradan bi hayatı yakalamışken dönme fikirleri yerleşir,artık gideceği aslında döneceği yer onun için "yeni" yi barındırmaktadır ve bunun heycanı giden insanı sarar.Merak eder giden insan,acaba aynı mıdır? yoksa deişmiş midir? diyerekten.Çünkü biz her nerede deil isek oranın deişmiş olmasını bekleriz döndüğümüzde.
Birde işin kalanlar boyutu vardır elbette,her giden ardında kalan insan(lar) bırakır,gitmek kolaydır aslında güçlü ve tutarlı bir beyin ile çözülebilir herşey,ama kalmak için sadece beyin yetmez;beyin gidenin gelme fikrini kalan insana aşılarken kalp kalan insanın temel dayanağı olur,"özlem" i barındırır içinde sevginin büyüğünü barındırır aynı zamanda.Giden insan toplu bir "elveda" ile işi halledebilir ama kalan her insan tek tek "hoşçakal" der o giden insana.Gidipte dönmemek,dönüpte bulmamaktan hangisi en kötüsü diye düşündüğümde,dönüpte bulmamak dönüş için gerekli olan "eski" kavramını kaldırdığı için daha kötüdür.Döndüğün yer gittiğin yer değilse artık döndüğün insanlar eksikse gittiğin zamandan,senin için "yeni" ler "eski" lerden fazladır artık.
En kötüsü ise hiç dönememektir belkide,bir yarın gittiğin yerde kalır bir yarın döndüğün yerde ikiside aynı olmuştur aslında birinin "elveda"sı diğerinin"merhabası" iken dönerken merhaba-hoşçakal a elveda-hoşgeldin e dönüşecektir.
İşte bu yüzden gitmeler kolaydır dönmeler,dön(e)memeler zordur hep.